23 Ağustos 2010 Pazartesi

Askere mi gitmeli ? Kariyer mi yapmalı ?



Aslında 20'li yaşlara gelen bir çok Türk erkeğinin kafasındaki soru işaretlerinin çokluğu yetmezken bir de bunun gibi bir soruyla
karşılaşmak,düşünmek iyiden iyiye insanı psikolojik bunalıma sürüklüyor.
Alınacak karar da ,aile,iş,sevgili,belki eş,arkadaşlar,hayat şartları, kısacası maddi ve manevi bir çok neden etkili olabiliyor.

Türk erkeğinin önünde bu konuyla ilgili aslında hep iki seçenek olmuştur. Birincisi , ne var ne yoksa bırakıp askere gideceksin sonra da gelince
durumuna göre hareket edeceksin. İkincisi ise işini,gücünü rayına oturtup sonra askere gidip ve gelmek...

Her ikisi de hayatımızın süper çağlarını yaşadığımız 20'li yaşlarda vereceğimiz en önemli kararlardan biridir. Seçim kişiye aittir. Etraftan
bir çok kişi 'yap gel abi,önünden engel kalksın' gibi laflarla zihni karmakarışık eder. Aslında kişi ,her zaman veremediği karar da bir
işaret bekler,durur. 'Bir işaret gelse de ona göre hareket etsem' düşüncesi hep vardır,yok olmayacaktır.

Kişinin hayatı,şartları,seçimleri,kararları her şekilde kendisini bağlar. Kimse bir diğeri için yaşam sürdürmüyor ama sorumlulukların olduğu da
unutulmamalıdır.

Artılar ve eskiler vardır. Hayatın her alanında olan... Bir bakkalın hesap defterinde,bir öğrencinin ödev defterinde bile olan artılar,eksiler...
Bunlar bir çok konuda nasıl davranmamız gerektiğini,nasıl hareket etmemiz gerektiğini bize gösteren,hatırlatan küçük işaretlerdir.

Kariyerini düşünen insan kendini paralar,yıpratır. Kariyerini düşünmeyen adama geleceğini düşünmeyen adam gözüyle bakarlar. Toplum psikolojisidir,
engel olamazsın. Anlatırsın,sana göre haklı olanı,doğru olanı ama anladıklarından emin olamazsın. Kendi doğrularını taşıyan insanlar,her zaman
bir diğerini baltalamaya hazırdır. Global düşünce dedikleri nokta da burda devreye giriyor. Tek taraflı değil,her ihtimali, her açıyı hesaba katarak düşünmek...

Bazende tam tersini düşünmek istemezsin.Bıkmış,sıkılmışsındır. Ne olacaksa olsun diyip girersin bir yola,haydi hayırlı olsun...

Verilen her kararın olumlu/olumsuz yanları vardır. Önemli olan bu kararın etkisini olumlu olarak maksimum düzeye çekmek,olumsuz yönünü ise
minimum düzeye indirmektir. İnsan ,bunu yapabiliyorsa her halukarda başarılı olacaktır...


Bu kadar yazdın.Senin durum ne diye soracaklara ise ,
Benim durum beterin beteri gibi duruyor. Gitmek,bir kısa dönemle aradan çıkartmak istiyorum.Fakat elimde ki şartlar buna izin vermiyor.
Bir iki sene daha beklemem gerekebilir.Belki daha da fazla... Belki bir yüksek lisans, belki...

He gitmiyorum da ne oluyor ? Yıpranmaya devam ediyorum. Evet iyi bir kariyerim olacak ama buna değecek mi ? Birde bu arada askerliği tek tip olma ihtimali de varya tam 12 ay olanından işte orası ap ayrı bir mesele... Umarım iyi ve mantıklı bir düzenleme yaparlar.Bir kesimi kazanacağız derken diğer bir kesimi kaybetmek sorunu çözmek anlamına gelmez...
Hani herşeyin ilacı zaman derler ya,bu lafın doğruluk oranı %100'dür. Zamanı geldiğinde sorumun cevabını da almış olacağım...


Osman ULUKAYA
23/08/2010 - 12:42

16 Ağustos 2010 Pazartesi

"yoK'Lara gitti gelmez."

Bir zamanlar,ki bu zamanlar ıcq ve msn 'in ilk zamanları oluyor.Pc başında olmadığım her dakikayı bu şekilde ifade ederdim. Şubat'tan sonra girmiş olduğum yoğun tempo sebebiyle blog ve beyaz perde değerlendirmeme bir süreliğine ara vermiştim.Bugün itibari ile tekrar geri dönüş yapıyorum. Bu arada çıkan bir çok iyi film oldu ve bunlarla ilgili geri dönüş gerçekleştirmeme gerek olmadığını düşünüyorum. Önümüzdeki filmlere bakacağız. Ve bir konu da şu ki , artık blog üzerinden sadece film değerlendirmeleri yapmayacağım. Yeni bir müzik albümü , bir dizi veya bir memleket meselesi... Zaman buldukça tüm bunların değerlendirmelerini yapacağım yeni dönemin herkes için hayırlı olmasını dilerim. :)

Twitter -


Twitter , aslını söylemek gerekirse ilk bakışta basit bir sosyal ağ gibi gözümüze çarpıyor.Fakat zamanla o sosyal ağ içerisinde inanılmaz bir ivme kazanıyor ve bununla beraber bir türlü kopma noktasına gelemiyorsunuz. Kendimden örmek verirsem,üç bin küsür twit attığım hesabımı anlık bir kararla kapattım. Bundan bir saat sonra siteye giriş yaptığımda artık bir kullanıcı adımın olmadığını fark ettiğimde tuhaf ama bir boşluk hissettim. Ve hemen arkasından yeni bir account oluşturdum. Kısacası hayatımıza girdiğinde çok basit gibi görünen bir sosyal paylaşım sitesinin hayatımızdaki kalıcılık adına yarattığı etkinin içine düşmüştüm. Bu saatten sonrada kurtulmak gibi bir niyetim yok. Kimisi follower sayının artmasını popülerlik olarak yorumluyor. Bir followerım dahi olsa orası benim kişisel olarak her türlü entry girdiğim yer olarak olarak kalacaktır. Türkiye 'de daha twitterın t'si bile yokken dur bakalım diye girip üye olduğum sosyal paylaşım sitesinin bu kadar büyük bir popülerliğe sahip olacağını hiç düşünmemiştim. Twitter ,kimine göre boş kimine göre hoş bir yer... Benim için ise anlık entry merkezinden ibaret ve bu kadarı da yeterlidir.